26 Haziran 2011 Pazar

Mezuniyet Gunu

Cuma gunu lise ogrencilerinin mezuniyet gunuydu. Onemli bir gun diye duymustum ama Cumartesi gunu Kaliningrad Merkezi'nde kutlamalarin yapilacagini bilmiyordum.

Sadece calistigim sirketin bir rock muzik konserine sponsor olacagini duydum, cok da ilginc geldi.

Dun sehrin merkezine gitmek uzere otobuse bindim. Evimden sadece 3 durak, trafik yoksa 5 dk suruyor.

Burada otobuslerde bizdeki gibi akbil sistemi yok. 10 Ruble veriyorsunuz, gorevli de karsiliginda size bilet veriyor.


Artik otobuslerin tabelalarindaki duraklari da rahatlikla okuyabiliyorum. Okumaya basladigim ilk zamanlarda ben okuyana kadar otobus gitmis oluyordu :)

Otobuslerin icleri eski, koltuklar genelde kumas kapli. Iceride her turlu kilikta insan goruyorsunuz. Mini etekli ya da miniden daha mini :) sortlu kizlar, yaslilar, cok bakimli belli yastaki hanimlar, ogrenciler, isciler vs...

Herkes kendi halinde. Bugune kadar kalabalik olanlarini pek tercih etmedim ama sanki herkes bir husu icinde yolculuguna devam ediyor gibi gozukuyor.

Otobuslerin disinda bir de 'Marsutka' dedikleri, bizim dolmuslara benzeyen minibusleri de kullanabilirsiniz. Hangi yone giderseniz gidin 15 Ruble oduyorsunuz, indiginiz noktada sofore parayi veriyorsunuz. Bazilarinin icleri gercekten cok kotu kokuyor. Bazilari da tertemiz.

Bir keresinde merkez pazardan eve donuyordum, elim kolum yine doluydu. Tek bos yer alan arkalara dogru bir koltuga oturdum, yanimda da cok ilginc bir cocuk oturuyordu, 20li yaslarda. Kalin gozlukleri vardi ve benimle Rusca birseyler konustu. Sanki bilim merkezinden cikmis gibi bir hali vardi. Meger sonra anladim ki benim elim kolum dolu diye yanimdan kalkip diger taraftaki bos koltuga gecmek istiyormus. Nitekim oyle de yapabildi, ben yol verince.

O gun de Ozbek bufeden Samsa almistim, etliydi. Elim kolum o kadar doluymus ki, bir de koltuklarin mesafeleri dar olunca, samsa kokulari da bana eslik ettiler. Halime gulmustum kendi kendime.

Genel olarak soylemek gerekirse, burada toplu tasimacilik rahat. Tabi is cikisina denk gelirseniz isiniz zor.

Iste dun de rahat bir otobus yolculugu :) gecirdikten sonra merkez pazarin orada indim. Bir 5 dk daha yurudum. Yururken de sokaklarin resimlerini cektim.

Mehlika Hn. icin :)



(Ulitsa) Chernyakhovskogo Caddesi'nden kareler

Son resimde, sol tarafta Adil Isik'in magazasini gorebilirsiniz. Koleksiyonlari bence kotu, buraya daha hareketli urunler getirebilirler...

Resimler cekerken Ploshchad Pobedy (Plosit Pabiedi)ye dogru yuruyordum ve muzik seslerini duymaya basladim. Bir yandan da limuzinleri gormeye baslamistim. Limuzinlerin uzerlerinde bayraklar vardi. Iclerinden formali gencler cikiyordu. Asker olduklarini dusundum, belki de oyleler, bilemiyorum. 

Tabi hizlica onlari takip ettim veee....




Formali genclerin arasinda bu guzel kizlarin ne aradigini cok merak ettim :))) Sonradan ogrendim ki onlar da aslinda lize mezunu ogrenciler. Bu sehirde guzel kizlari her zaman goremiyorsunuz. Ama guzel olanlari gercekten cok guzeller.


Kaliningrad merkezindeki Kurtulus Meydani (Victory Square). 
Ilk geldigim zamanlarda, Victory Square'e gitmek istiyorum dedigimde herkes 'orasi neresi?' diye soruyordi. Sonradan anladim ki Ruslar bu meydana boyle bir isim verildiginin pek farkinda degiller.

Resimleri cektigim sirada konser vardi, kisa bir video cektim. Video'yu hizlica cektim, cunku bir arkadasim beni bekliyordu :)


Ruslar tatil yapmayi cok seviyorlar, o yuzden de yil icerisinde fazlaca tatilleri var. Tum bu tatillerde egleniyorlar, bir araya geliyorlar, kutluyorlar. Kimileri gayet normal bir sekilde, kimileri ise kendini oldururcesine iciyor. Sokaklarda bazen yollarda olu gibi yatan adamlar gordugumde sasiriyorum. Neden bir insan kendine bu kadar eziyet eder diye dusunuyorum. Inanin benim cevremdeki Ruslar bile bunu anlamiyorlar. Onlar da normal karsilamiyor. 

Ben bu sehre iyice alismaya basladim sanirim. Gittigim yerler, zamanlar kisitli, ne de olsa Rusya'dayim :) ama yine de burada bir hayatim var, ani degerlendirmek gerekiyor...



Emir ile Omer Taha


Bir kac gun once dayim resimlerini gonderdi. Ailecek ilk tatillerini yapmislar. Resimlere bayildim. Iclerinden bir tanesini de buraya eklemek istedim.

Omer Taha - Emir

Emir, Omer Taha'nin abisi. Biri Basak digeri de Yay burcu. Emir daha ciddi, benim tabirimle 'cool' :) Omer Taha ise surekli guluyor.

Emir, arabalari ve trenleri cok seviyor. Aslinda dalgali saclari var ama o saclara yazik oldu diyorum ben :)

Ilk berber macerasinin ardindan aglayarak annesine sarilmis, cok icerlemis, benim gibi.

Omer Taha'nin ise saclari Emir'e gore daha dalgali, hatta neredeyse kivircik bile olabilirmis. Daha 1 aylikken resmini cekmistim, o resimde bile guluyordu. Ama annesi ya da babasi etrafta yoksa biraz cabuk aglayabilir, buyudukce alisacak sanirim.

En cok da ikisinde de olan gamzelerine bayiliyorum. Annesinden :)

Simdi onlar buyuyorlar, ben belki de en guzel zamanlarini kaciriyorum.

SKYPE sagolsun, canli yayin ile gorusuyoruz.

Mayis ayinda Istanbul'a gittigimde Emir beni gordugunde 'Asli ablaaa' diye kosarak bana sarilmisti. Ben de sarildim ve beni nerden hatirladigini sordum, cunku o zamana dek adimi cok fazla soylememisti, sasirmistim. Yanit soyle oldu 'bilgisayardan' :)

Ey internet, sen nelere kadirsin...

Simdi Emir ile daha yakin bir iliskimiz var.

Ikisini de ozluyorum. Buralara da ugramalarini bekliyorum.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Unutmadan..

Ayrana benzeyen Azerbaycan'a ozel icecegin adi Dolga. (Tskler Serhat)



Yine firinli gunler...


Haftasonu dugunumuzden donunce, hem yorgunlugun hem de hava degisikliginin etkisi ile biraz rahatsizlandim. Ama cabuk toparladim.

Pazartesi isten eve geldigimde kirikligin etkisi ile canim sadece corba istedi. Once markete gittim, tavuk aldim. Firinlanmis domates corbasi yapmak gerekiyordu :)

Market alisverislerim icin kendime alisveris torbasi aldim. Malum, burada posetler para ile satiliyor, yaklasik 30 Kurus. Ancak hem her seferinde poset satin almayi, hem de cevreye verilen zarari dusununce elimden geldigince dikkatli olmaya karar verdim.

Simdi guzel bir alisveris cantam var.

Alisverisi yaptiktan sonra eve geldim.

Once malzemeleri hazirladim veee firina verdim.

Aslinda firin tepsisinde hazirlanabiliyordu ama ben HECCA tenceremi tercih ettim.



HECCA ile kekler de hem yumusak hem de cok lezzetli oluyor.

Buraya geldikten sonra yeme aliskanliklarim da biraz degisti. Mesela ilk defa burada firinda kirmizi pancar yapildigini ogrendim. Ozellikle patates ile pisince cok lezzetli oluyor.

Firini aldiktan sonra artik tum sebze yemeklerimi firinda yapiyorum. Lezzetine doyum olmuyor :)

Recetede, kirmizi sogan, domates, tuz, karabiber, biraz seker ve de taze kekik var. Taze kekik haric diger malzemeler hazirdi. Ben ayrica kirmizi biber de ekledim.

Bir yandan da corbayi tamamlamak icin tavuk suyunu kaynatmaya basladim.


Yaklasik 45 dk sonra firindaki karisim hazir olmustu.

Once firinda pisen malzemeleri el blender'indan gecirdim, daha sonra da tavuk suyu ile karistirarak ocakta pisirdim. Kaynayinca bir 15 dk daha kisik ateste pisirdim.

Sonunda gercekten de lezzetli bir corba oldu.


Resimde gorundugunden daha kirmizi oldu. Tarifte yanina keci peyniri surulmus kizarmis ekmek de yaziyordu ama o kadar cosmaya gerek yok diye dusundum :) Zaten iyice de yorulmustum.

Resimdeki corba kasigini evden getirmistim. Corbayi da evde yapinca sanki gercekten Istanbul'daki evimde iciyormusum gibi hissettim. Tabi anne eli degince eminim bambaska olacakti...

Yemegi hazmettikten sonra da yaninda cay olmazsa olmaz degil mi? Gerci bu son haberlerden sonra iyice tadim kacti ama yine de vazgecemeyecegim bu tad icin icmeye devam.


hele de yaninda bir dilim limon varsa, tamamdir.

Bugun yine is cikisi markete gittim. Malum her gun is yerinde oglen yemegi yiyoruz, her gun olmasa da iki gunde bir oglen icin yemek hazirlamam gerekiyor. Yarin icin de birseyler yapmak gerekiyordu.

Nitekim yine sevgili firinimda sebzeleri pisirdim. Seviyorum firinimi :)

Yaninda ispanak ve de Grekki yogurdumla aksam yemegimi yedim.

Yarin oglene de ayni menu ile devam edecegim.

Haftasonu geliyor, bakalim...


Yemekleri hazirlarken Istanbul Twilight albumunu dinledim. Basarili bir calisma.


Dugun dugun deyip duruyorum. Onun icin daha ozel bir yazi hazirliyorum.

Malum ozel bir yer vermek gerek.

21 Haziran 2011 Salı

Gezinin Devami


Gecen hafta Pazartesi gunu tatil olmasi dolayisi ile sehrin disina cikma firsati bulmustum. Kebaplari yedikten sonra denize de yakin oldugumuz icin bir 15 km daha giderek Svetlogorsk'a ulastik.

Gecen sene Agustos ayi'nda Svetlogorsk'a gitmistim. Sessiz, sakin bir kasaba. Kumsali gecen sene sanki daha buyuktu, bu sene deniz daha icerilere dogru gelmis gibi geldi. Yaniliyor olabirim.

Resimlerle Svetlogorsk...


'Nefes kesen' merdivenlerin basinda...


Gunes saati




En sevdigim evlerden biri


Bu da ikincisi





Donus yolu ve sumbullerle dolu tarlalar...

13 Haziran 2011 Pazartesi

Kaliningrad Arkadaslarla Daha Guzel... 1


Bugun bir arkadasim boyle dedi. Galiba hakli :)

Dun bir program yaptik, bugun icin. Kebap yemege gidecektik. Gidecegimiz restorani Kaliningrad'da yasayan Azeri dostlarimiz isletiyorlardi.

Once sasirdim, cunku Azerbeycan'da Kebap kulturu oldugunu bilmiyordum. Megersem, hele de mangal, oldukca yayginmis. Cok da guzel oldugunu iddia ediyorlar :)

Gittimiz restoranin adi 'Sim Sim'. Ismi duydugumda once gidecegimiz bolge sandim. Kendi kendime dusundum, hic de Rusca'ya benzemiyordu. Nasil yaziliyor diye sordum. Malum, Rusca'yi yazarak daha iyi ogreniyorum. Okundugu gibi dediler. Hemen zihnimde canlandi. Ama restorani gordugumde bolgenin degil isletmenin adi oldugunu anladim, gulduk tabi.

Ama oncesinde, yola cikmadan once hizlica Pazar'a gittim. Istanbul'a gitmeden onceki bir kac gun icin meyve ve sebze alisverisimi yaptim. Pazar bugun gordugumden cok daha kalabalikti, belki tatil olmasinin etkisi vardir.

Bugunku menumde kok havuc, domates, kirmizi turp, kiraz ve yassi seftalilerden vardi.



cileklerim butun gun sicagin ardindan biraz gevsediler :(



Gelelim SIM SIM'e....

Yaklasik 130 kisilik bir restoran. Aksamlari canli muzik de oluyormus. Hava cok guzeldi, biraz isiriyordu ama yine de disarida oturduk.


Menude kebap oncelikliydi ancak baslangiclarda yoresel icecekler vardi.

Isimlerini maalesef unuttum, tekrar sorup duzenleme yapacagim.

Dereotu, yogurt ve nohutlu icecek. Yazin serin serin, guzeldi.


Ardindan Azerbeycan'dan gelen kekikli cayimizi yudumladik.

Cok lezzetliydi, mis gibi kekik kokuyordu.


Ardindan lavas ekmeklerden geldi. Nedense gorunce cok heyecanlandim :)


Ardindan baslangic icin Koyun etli salata geldi. Koyun etinin tadi agir olur ama bu salatada cok hafifti.


Veee ardindan Kuzu sis, mangal cigeri, koc yumurtasi :), adana kebaba benzer iki farkli cesitte kebap, pirzola, kaburga, patates ve patlicanla senlenen :) miss gibi kebap geldi...


Kebabimizi yedikten sonra ardindan mis gibi Kunefe geldi demeyecegim :)

Ama cok da lezzetli, hafif bir tatli yedik. Mangalda elma ve dondurma.


Bugune ait diger ayrintilar icin arkasi yarin....

Gercekten gunes acti!

Gunesin actigini sadece gokyuzune bakarak anlamiyorum.

Sabah 06.15'te uyandim. Icim isinmisti. Pencereye bir baktim, megersem gunes gercekten acmis :)




12 Haziran 2011 Pazar

Gunes acti...

Ben de sahilde yalin ayak dolasmak istiyorum. Ama simdilik coraplari cikararak basladim :)


11 Haziran 2011 Cumartesi

Yine yagmurlu bir gun


Son bir kac gundur gunes yerini bulutlara ve yagmura birakti. Yukaridaki resim iki gun once yagan siddetli yagmur sirasinda cekildi. Hatta, belki komik ama, ben de yagmuru daha iyi seyredebilmek icin evin pencerelerini temizledim. Meger disarisi ne kadar da aydinlikmis :)

Kaliningrad'da yagmur yagdigi zaman her yerde cok guzel bir koku oluyor. Hani derler ya her sehrin bir kokusu vardir diye. Kaliningrad'in kokusu bana yesili hatirlatiyor.

Bu sehir, yine soyluyorum ama, yesil iken cok guzel. 

Yagmur aniden bastirabilir. Hatta gunes ve yagmur ayni anda olabiliyor. Yaninizda mutlaka semsiyenizin olmasi gerekiyor. 

Mesela yine bir kac gun once gunesli bir havanin ardindan gokyuzu acik olsa da dolu yagmisti.


Bugun yine hava kapali ve yagmur var. 

...

Firinimi aldiktan sonra her gun yeni birseyler pisiriyordum. Simdi ise, tabi is yogunlugu nedeni ile de, iki gunde bir yeni birseyler yapiyorum. Ben etci biriyim, tavuk etini pek de tercih etmiyorum. Yalniz burada marketten kirmizi et hala daha satin almiyorum. Supermarket reyonlarindaki etlerin gorunumu pek de hosuma gitmiyor. Hala daha da istedigim gibi et alabilecegim bir yer bulamadim. 

Gecen haftasonu Pazar'a gittigimde Samsa aldigim Ozbekistanli bufede bir yazi gordum. Tam olarak anlayamadim ama 1 kg et 300 Ruble diyordu, yani yaklasik 17 kg. Her seferinde diyorum ki yazayim ne yazdigini da sorayim arkadaslarima ama hep elim kolum dolu oluyor. Bir sekilde halledecegim, elbet bir gun :)

Kirmizi et almadigim icin, baligi da Pazar'dan almadiysam, ve de canim et cekiyorsa yine tavuk ile bulusuyoruz :) Dun yine markete gittim, bu sefer tavuk but aldim. Koriyi de cok sevdigimden korili tavuk yaptim. 

Bizde Kara Bugday olarak satilan ve Ruslarin cok tukettigi 'гречневая крупа' yi pirinc yerine tuketiyorum, cok da saglikli.




Tavugun yaninda mantarli ve soganli Karabugday da yerini aldi.


Karabugday gecen sene burada 20-30 Ruble arasinda satiliyormus, bu sene ise 90-130 Ruble fiyat araliginda bulabiliyorsunuz. Iklim degisikliginin fiyatlar uzerindeki etkisi deniliyor.


Gecen hafta da ilk Zeytinyagli biber ve kabak dolmami yaptim. 

Renkli biberleri de seviyorum.




Dogumgunumde gelen misafirlerim icin hazirladigim Yaprak Sarmasi'ndan sonra oldukca kolay oldu. Allah'im ne kadar da zormus, sar sar bitmiyor :) Tabi benim gibi 1 kg yaprak alirsaniz, ustune de yapraklar etli yaprak sarmasi icin olursa, elbette sar sar bitmez... Yapraklari sardigim gece kendime ozlu sozlerim aklima geliyor da yine guluyorum. Ama lezzetli oldu, cok da begendiler. Ben de mutlu olmustum. Gelen misafirler icin oldukca ilginc bir yemekti, cunku burada hic bu sekilde yapilmiyormus. Pazar'da gordugum zaman sasirmistim zaten. Tursularin oldugu bolumde satiyorlardi. Lahana ile sarma yapiyorlar, hatta marketlerde pismis yemek reyonlarinda gorebilirsiniz, ben hic almadim, tadini bilmiyorum.

Bir de Ruslarin esmer ekmeklerini seviyorum. Beyaz ekmek pek almiyorum. En son Istanbul'a geldigimde organik un aldim, simdiki hedefim Organik Un ile ekmek yapmak. Sanirim dugunumuz sonrasindaki donusumde olacak :)