10 Temmuz 2011 Pazar

Kaliningrad'da bir Pazar daha gecti...

Bugun yine penceremden iceriye sizan, icimi isitan gunes ile erkenden uyandim. Aslinda saatimi daha gece kurmustum ama uyumak istemedim. Hava acik oldugu zaman zamani durdurmak istiyorum. Gunes hep orada kalsa...

Hizlica evi haftaya hazirlik icin toparladim ve doogru disari attim kendimi.

Hava ne kadar da sicakti. Icimden bir his semsiyemi de almam gerektigini soyluyordu, nitekim de oyle yaptim. Yagmur yagacagini hissetmeme ragmen acik ayakkabilarimi giymeden edemedim. Temmuz ayindayiz! Kosmak, ziplamak, enerjimi atmak istiyorum :)

Once pazara gittim. Cilekler, frembuazlar, visneler, bogurtlenler, karpuzlar, kavunlar ve diger meyveler... Pazar ne kadar renkliydi. Ayricaa, taze bezelye de buldum. Hemen aldim. Bezelyeli pilav bu hafta beni bekler :) Hatta bezelyeleri dondurup stok yapmak gerek. Cunku burada bezelye ve barbunya dondurulmus olarak da satilmiyor. Sadece ispanak cok kucuk dogranmis, dondurulmus olarak satiliyor. Taze barbunyanin pazarda satildigini duydum ama goremiyorum bir turlu. Zaten bahari ve yazi enginarsiz geciriyorum. En son iki hafta once Istanbul'a gittigimde kiyisindan kosesinden azicik enginar yedim, ama insan doyar mi onunla :). Annem gidecegim icin pisirecekti ama eve sadece esyalarimi toparlamak icin gitmistim ve yemege firsatim bile olamadi. Donuste de yanimda goturemedim. Bir kac fikir vardi bavula koymak icin ama gerceklesemedi :)

Burada enginari pek bilmiyorlar. Dondurulmus da bulamiyorum. Artik bir dahaki bahara...

Yalniz yazi barbunyasiz gecirmek istemiyorum. Zeytinyaglilar yazin yenmez mi?

Saka bir yana, halimden memnunum. Yavas yavas da alisiyorum. Bazen zor geliyor ama bir an geliyor bakiyorum ben de burada yasayan insanlar gibi yasiyorum. Zaman...

Burada zamanimin cogu isimle ilgili detaylarla geciyor. Sokaga ciktigimda bile bir restorana ya da bir kafeye gittigimde mutlaka bir kahve iciyorum. Pazari, musterilerin secimlerini anlamaya calisiyorum, gittigim yerde fazladan vakit geciriyorum. Musteriler ne iciyorlar, hangi kahveyi tercih ediyorlar izliyorum. Cok da karisik degil aslinda, genel olarak ayni tip urunler satildigindan dolayi piyasaya yeni bir urun cikardiginiz an, hele de o urun kaliteli ise, aninda fark edilecektir. Iste o yuzden burada yapilabilecek o kadar cok is firsati var ki... Ama burokrasiden dolayi sabretmeye hazirsaniz...

Neyse, ben bugune doneyim. Pazara dogru yururken ana girisine gelmeden bir on metre oncesinde yasli bir teyze gordum. Sol elini uzatmis, avucunu acmis dileniyordu. Onu oyle gorunce gercekten icim acidi. Rusca birseyler soyluyordu. Ne yapacagimi bilemedim. Tipki bizde gordugumuz dilenciler gibi... Daha once yurtdisinda, Fas disinda, baska bir yerde elini acarak dilenen insanlar gormemistim. Genelde ya sokaklarda uyuyanlar, ya da yaniniza sokulup para isteyenler gozume carpmisti...

Burada insanlara yanasmaktan biraz cekiniyorum. Nasil bizim ulkemizde de gunumuzde kotu insanlarin sayisi arttiysa burada da icinizi bir korku kaplayabiliyor ve yardim etmekten bile cekniyorsunuz. Ne aci... Insan insana muhtac ama yardim eli uzatamiyorsunuz.

...

Pazara gittigimde genelde ana kapisindan giriyorum. Ana giris kapisinda samsa satan yine baska bir Ozbek bufesi var, ama ben oradan alisveris yapmiyorum. Bugun yine gittigim saatte pazar kalabalikti. Yavas yavas esnafi da tanimaya basladim. Meyve ve sebze bolumleri oldukca hareketliydi. Ancak balik satan tarafinda pek kalabalik yoktu. Her zaman Somon aldigim yerde de pek kimse yoktu, somonlar da nedense bugun biraz soluk gorunuyorlardi.

Taze naneler de artik pazarda. O kadar guzel kokuyorlar ki anlatamam... Sanki kendi bahcende yetistirmis gibi. Ben mi bugun pek bir sevgi doluyum yoksa gercekten de urunler mi guzel bilemiyorum :)

Bu haftasonu canlarimdan bazilari Saros'da, bazilari da Kusadasi'nda. Saros... Denize de girdiniz, Kerim Amca'min bahcesinden Kadriye Teyze'min ellerinden o yemekleri de yediniz degil mi, alcaklar :) Kusadasi, siz de yine benzer seyler yaparak, hele de Facebook'lara resimleri de koyarak iyice beni delirttiniz :) Hele de Edirne'de olanlar! Onlardan hic bahsetmiyorum...

Ben de iste size inat buradaki hayatimi susluyorum :)

...

Pazar cikisi haftalik bir kac gerekli seyleri de alarak kendimi bir kafeye attim. Nitekim artik yagmur baslamisti. Tam zamaninda iceriye girmistim. Yagmur resmen bardaktan bosanircasina yagiyordu. Buranin havasi bence nazli bir kadin gibi :) Bir gunesli, bir yagmurlu...

Gittigim kafede masalarda yer olmayinca bar kismina oturdum. Menuyu istedim. Genelde yemeklerini biliyordum ama ingilizce menu istemek nedense aklima gelmedi. Kendimi iyice adapte etmeye calisiyorum sanirim. Israrla rusca yazanlari anlamaya calistim. Tabi biraz zaman gecti :) Barda da oturdugum icin daha cok dikkat cekiyordum. 3 garson benim menuden kafami kaldirmami bekliyorlardi. Nitekim de oyle oldu. Basimi kaldirdigimda karsimda uc kisi siparisimi bekliyordu. Siparisimi Rusca verdim, acayip mutlu oluyorum bu isi becerdigim zaman :)

Siparisimi beklerken masalardan biri bosaldi ve beni oraya yerlestirdiler. Yan masada oturan iki orta yasli bayan sarap iciyorlardi. Bayanlardan biri once uzerine biraz sarap doktu. Bir dakika gecmedi ictigi kadehi dusurdu. Saka gibiydi. Ama bence isin en komigi garsonlarin kirilan kadehi toplamamalari ve musteri kalkana kadar masanin altinin sarap ve cam kiriklari ile dolu olmasiydi. Musteriler hesabi odeyip bir sonraki musteriler geldiginde masanin altini temizlemek icin onlari ayakta beklettiler Bence bu is biraz daha cabuk yapilabilir. Ama eminim Turkiye'de olsa, gittigim kafe standardindaki bir baska mekanda sirf bu goruntuden dolayi orayi terk eden super! musteriler de olacaktir.

Ben bu goruntuleri izlerken coktan Jamaica Blue Mountain kahvemi Mokka olarak siparis etmistim. Bence oldukca basariliydi. Yogun bir aromasi vardi. Icerken agizda doygun bir tat birakti. Bir dahakine diger bir cesidi deneyecegim.

Kahvemi de ictikten sonra artik eve gitme vakti gelmisi. Ne de olsa Pazar gunu... Haftaya iyi bir uyku ile baslamak gerek...

Bugun kameram yanimda olmadigi icin resim cekemedim. Uzuun uzuuun yazdim...

Yalniz, son gunlere ozel, sicagi sicagina cekilmis bir resmi, Facebook'tan, gonderiyorum :)


Bakalim bu isin sonu ne olacak...

2 yorum:

  1. Kerim amcan sana da anlatmadıysa hatırı kalmıştır :) bahçeyi dolu vurmuş, tüm İstanbul bu konuyu öğrendi bizimkisi çok hislendiği için ama ne yalan söyleyeyim kalanlardan yemedik değil :) ama senin de kulakları çınlatmaktan geri kalmadık şekerim! Seninle yolculukar başka güzel! Bir daha ki yaza, hem bozcaada hem saroz bizi bekler bence...

    YanıtlaSil
  2. sevgili blogger yazı istiyoruz!!!

    YanıtlaSil