4 Temmuz 2011 Pazartesi

Kesfetmeye Devam


Malum... Gecen hafta oldukca yogun gecti. Dunyanin dort bir yanindan kahvenin topragindan gelen kisileri tanima firsatim oldu. Benim icin cok heyecanli iki gun gecirdim. Henuz daha oralara gidemedim ama oralarin ruhuna sahip insanlarla tanismak son derece memnun ediciydi.

Kendilerini tanidikca yaptigim ise daha cok saygi duydum. Kimi zaman ruyalarima giren, kimi zamanda resimlerine bakarak hayalini kurdugum o kahve tarlalarinda yillarini gecirmis kisilerle bir aradaydim. Dile kolay, biri Guney Amerika'dan digeri de Asya'nin bir diger ucundan gelmisti. Her ikisi de bu ise yillarini vermisler ve cekirdek kahve yetistiriciliginde kendi isletmelerinde 6. jenerasyonu temsil ediyorlardi.

Benim sadece bir kac senelik tecrubemin yaninda onlarin gecesi gunduzu o tarlalarda geciyorken, her turlu iklim zorluklarina karsi savasirken, en iyi kalite cekirdekleri yetistirebilmek icin belki de geceleri de uyumazken karsilarina cikip da 'bu isi biliyorum demek' dogru olmazdi.

Pazartesi sabahi erkenden fabrikaya gittim, gece pek de uyuyamamistim. Hayallerime bir adim daha yaklasiyordum.

Fabrikada herkes cok heyecanliydi. Aramizda daha once o kahve tarlalarindan gelen biriyle tanismamis olanlarimiz cogunluktaydi. Ziyaret oncesinde tum hazirliklarimizi tamamladik.

Konuklarimiz fabrikadan iceri girince her biri buyuk bir ilgiyle hepimizle ayri ayri ilgilendi. Tek tek isimlerimizi iyice ogrenmeye calistilar. Gozlerimizin icine bakarak bizimle iletisime gectiler desem yanlis olmaz. Once biz kendimizi tanittik. Daha sonra da onlar tek tek urettikleri cekirdeklerden bahsettiler. Urettigimiz urunler uzerine konustuk. Tadimlar yaptik. Prezentasyonlarini ve videolarini izledik. Gun ortasinda oglen yemegi icin mola verdik. Aksamlari da kisa bir dinlenmenin ardindan Kaliningrad cevresinde bulunan degisik restoranlara gittik.

Aksam yemeginden sonra da sohbetler devam etti. Iki gun cok cabuk gecti ancak ogrendiklerim isiginda bir sonraki adim o tarlalara giderek cekirdeklere dokunmak ve uretimin birebir icinde olmak olacak.

En iyi kalite cekirdekleri ureten bu kisileri dinleyince, her ne kadar daha onceden bilsem de, bir kez daha tek bir cekirdegin bile ne kadar zahmetli bir sekilde uretildigini anlamis oldum. Bugune kadar uretimde calisan tum personele bunu asilamaya calismisizdir ancak simdi onlar da bunun ne kadar kiymetli bir surec oldugunu daha iyi anladilar.

Simdilik daha fazla detayli bilgi veremiyorum ama ilerleyen yazilarda kahve ile ilgili bir kac ayrintiyi yazacagim.

Iki gunluk yogun programin isiginda ogrendigim yeni yerlerden bahsetmek istiyorum.

Ilk aksam sehre yaklasik 40 dk uzakliktaki bir bolgede yeni acilan bir restorana gittik. Burasi daha once Almanlarin doneminden kalma bir kaleymis.

Yeni restore oldugu icin henuz tamamlanmamis bolumleri mevcuttu.

NESSELBECK





Bar kismina bakip da aldanmayin, icerisi son derece tarih kokuyordu, ama modernize edilmis tarih :)



Bu tip yerleri seviyorum. Iceriye girdiginizde kendinizi kesinlikle eski zamanlarda yasiyormus gibi hissediyorsunuz.

Yemekler de son derece lezzetliydi. Herkes farkli bir yemek soyledi. Bir tek Andrew ve ben Balkan Kebap'tan siparis ettik. Zira iceriginde patlican ve kuzu eti dedigi icin ikimizin de tercihi oldu.




Oncesinde ikimizde corba siparis etmistik, bir de ortaya mantar sote. Benim siparis ettigim corba kuzu etli sebze corbasiydi. Hic abartmadan soyleyebilirim ki sanki evde yapilmis gibiydi. Porsiyonu oldukca buyuktu.


Burada mantarlar cok lezzetli (hanife senin icin :) ).


Masaya baslangiclardan ayrica Sarimsakli Ekmek de gelmisti. Bize de ikram ettiler. Andrew glutenli yiyeceklerden yiyemiyor ama ucundan bakmadan edemedi. Oldukca lezzetliydi, ekmegi kizartarak sarimsakli sosu ile marine ediyorlarmis. Yaninda gelen diger sos ile de tamamlayici bir lezzet vardi.



Bir diger siparis Balikli Salata, mayonez olmazsa olmaz... Burada en cok tuketilen sos kesinlikle mayonez. Supermarkette raflarda en fazla yer alan urun.


Balikli Salata


Rusya'nin meshur kirmizi havyarli pancake'leri ya da Pancake with Red Caviar

veee bizim Balkan Kebap




Tabiki fotograftaki gibi yemedim :) Hatta yemegimi bitiremedim. Corba o kadar fazla gelmisti ki yemegim yarida kaldi maalesef. Yemek tabakta bitmedigi zaman gercekten mutlu olmuyorum, yiyebilecegin kadar siparis etmek gerekiyor. Ama bazen porsiyonlarin buyuklugunden bihaber olabiliyorsunuz, benim gibi...

Yemekler resimleri siraladigim gibi hizlica gelmedi. O yuzden restorani biraz gezmeye calistim. En ilgi cekici yerinin tuvaletleri oldugunu ogrendim. Zira tuvalete giden herkes donuste gordugu ilginc manzaradan bahsediyordu. Gitmek sart olmustu. Iste bayanlar tuvaletinden bir kac kare:



Merak etmeyin, sadece goruntu, mekan camla kapli


Kaliningrad'da bugune kadar gordugum tum restoranlarda televizyon mevcut diyebilirim.

Nesselbeck'de de mevcuttu, ama ekranda Nikelodeon vardi :)


Ana yemekler bittikten sonra tatli isteyenler oldu ama benim ne tatli isteyecek ne de uyumamak icin kapatmamaya calistigim gozlerimi uyandiracak halim kalmisti. O aksam eve dondugumde nasil uyudugumu bile hatirlamiyorum, oldukca yorulmustum.

Ertesi gun yine erkenden kalkmam gerekiyordu ve o kadar yorgunlugun ardindan sanki hic yorulmamisim gibi enerji dolu uyandim. Cunku yeni bir gun daha baslamisti ve yine yine yine kahve icin yola cikacaktik. 

Devami gelecek...



3 yorum:

  1. biz de gelicez, biz de görücez bu güzel yerleri, ben de yicem o mantarlardan :)))

    YanıtlaSil
  2. :)))) yapacak cok sey var daha, saymakla bitmezz :)

    YanıtlaSil
  3. :) Buranın mimarı arkadaşım Anton ve babasıdır. Sizin tanışmanıza yardımcı olabilirim. Hatta size oradaki tüm hikayeleri anlatırlar. :)) kızlar ve erkekler tuvaletinin tasarımı ise bir kıza ait, arkadaşım Katya :) Katya ve Anton 2 hfta sonra kurskaya-cosa da evleniyorlar :)

    YanıtlaSil